Son zamanlarda popüler olan bir mekanizmadan bahsetmek
istiyorum. Mekanizma sözcüğünü özellikle kullandım çünkü olumlama yapmak sistematik
bir yaklaşım gerektiriyor.
Olumlama yapmak için;
Hayatınızda değiştirmek veya geliştirmek istediğiniz bir şey
olması gerekiyor. Başlangıç için bu yeterli bir malzeme. Fakat devam etmek için
farkındalık ve inanç gerekiyor. Farkındalık ve inanç, siz yola çıktıktan sonra
geliştirebileceğiniz ve size her alanda güç katacak yardımcılarınız aslında.
Olumlama yapmak; kendi kendinize inanç, düşünce veya kodlama
geliştirmek demektir. Bu bir cümlenin tekrarı ile olabileceği gibi, dua, dilek,
meditasyon gibi araçlar ile de yapılabilir. Bu birazda bizim yaratıcılığımıza
kalmış bir şey. Olumlama, bize iyi gelen durumları, sözcükleri, ortamları
devamlı hale getirmek sureti ile hedefimiz ile buluşmaktır. Ve artık hedefi
içimize almaktır.
Olumlamaların sınırsız bir kullanım alanı vardır.
Geliştirmek ve dönüştürmek istediğiniz her alanda bu araçlara
başvurabilirsiniz. Örn; kişisel duygularda (değersizlik, suçlanma, korku vb.),
kariyer planlarında, ilişkilerde yaşanan sorunlarda, parasal konularda…
Don Miguel Ruiz, Dört Anlaşma kitabında sözcüklerin büyü
olduğundan bahseder. Gerçekten hayatımıza baktığımızda sözcüklerin tüm
yaşamımızı ele geçirdiğini görürüz.
Olumlu veya olumsuz olsun, her hangi bir telkini belli bir
süre tekrar ettiğimizde bizim gerçeğimiz olması kaçınılmaz olur. Aslında bu
durumun literatürde de yeri var. ‘Pygmalion etkisi’ (beklenti etkisi)* diye geçiyor. Ve yunan
mitolojisine kadar dayanıyor.
Sözler dünya ile kurduğumuz iletişimin en güçlü
araçlarındandır. Bu aracı farkındalık ile yönetemediğimizde, onlar bizi
yönetmeye başlar. Kullandığımız sözler bizim hayatımız olur. Üstelik sözler
sadece dış dünya ile iletişimimizi değil kendi içimizde konuşmalarımızı ve
dolayısı ile iç dünyamızı da yönetir. Olumlama yapmaktaki amaç da zaten,
çalıştığımız konu ile ilgili içsel konuşmalarımıza barış getirmektir.
Biz bir şeyin olmasını istiyorsak ama hedefimize ulaşamıyorsak, içimizde bu
konu ile ilgili bir çatışma var demektir. Bir yanımız bunun olmasını isterken
diğer yanımız olmasını istemiyor olabilir. Olumlama yaparak hedefimize
ulaşmamızı istemeyen tarafımıza dokunmuş oluruz. İçsel konuşmalarımız barış
içinde olduğunda kendimize şefkatli davranırız. Kendimize şefkatli
davrandığımızda iyi hissederiz. İyi hissettiğimiz de ise kendimize potansiyelimizi
sevgi ile dışarıya çıkarma fırsatını vermiş oluruz. Hedefe giden yolu, kendimize
açmış oluruz yani.
Olumlama yaparken direnç göstermek yani tekrarladığımız
olumlu cümleyi reddetmek çok normaldir :)
Zaten bizim amacımız bu reddediş noktasına erişip orayı
değiştirmek. Yani bataklığı kurutmak. İşte bu reddedişler, bizim çalıştığınız
konu ile ilgili bilinçaltı kayıtlarımızı bize gösterecekler. Asıl değişmesi gereken noktalar yani. Bu
noktalarda kendinize ‘neden’ diye sorun ve ‘çünkü’ ile başlayan cevaplar verin.
Bu cevapların sonunda yeni bir katman açmış olabilirsiniz ve olumlama konunuz
değişebilir. Örneğin, para ile ilgili çalışırken altından farklı inançlar
çıkabilir. Ve konu artık sizin para ile ilgili negatif inancınız olur. Olumlama
yapmak, kişinin kendisi ile çalışması demektir.
Kendimizle çalışmak ise hayatımız boyunca devam edecek bir yolculuk. Bu yolculukta hayatın seçimlerden ibaret
olduğunu, seçimlerimizi değiştirmeye hakkımız ve gücümüz olduğunu her zaman kendimize
hatırlatmalıyız.
Hayatımızın, kullandığımız sözlerin, içsel konuşmalarımızın,
çekirdek inançlarımızın kaynağı her ne olursa olsun onları değiştirme
sorumluluğu bize ait. Ya dışarıyı suçlayarak ve sürekli şikâyet ederek yaşamaya
devam ederiz. Ya da farkındalık ile kendi yaşamımızın sorumluluğunu alırız.
Seçim bizim…
*Beklenti Etkisi