İtiraf etmesi zor şeylerle karşılaştım içimde… Sizinde Keşfedilmeyi Bekleyen Sırrınız Var Mı? Yazımda bahsettiğim gibi her
zaman hoşlandığımız veya görmek istediğimiz şeyler çıkmıyor içimizden. Fakat
yine de var olanı görmek güzeldir. Geliştirmek ve değiştirmek için önce görmek
gerekir.
Benim karşılaştığım ne diye sorarsanız; zihnimdeki kadın
görüntüsüydü. Evet, zihnimde kadına dair bir fotoğraf var. Ve üstü başka bir
sürü şeyle kaplanmış olmasına rağmen bu fotoğraf beni “sanki gerçekmiş” gibi
yönlendiriyor. Zihnimde sakladığım ve varlığını unuttuğum bir fotoğraf… Kadın
algımı anlatan bir fotoğraf...
Fotoğraftaki kadının sırtı eğik, gözleri yere bakıyor sanki
tapılması gereken bir şeyin önünde ona tabii olduğunu gösteriyor. Evet, ayağa
kalkacak ve vücudunu normal formuna sokacak gücü olduğunu biliyor ama sanki o
gücü kullanmaması gerekiyor gibi hissediyor. Sebebini bilmiyor ama gücünü
kullanmaması gerektiğini düşünüyor. Ve sanki gerçek bir engeli varmış gibi hayatı
bu ezberlediği şekilde yaşamaya devam ediyor.
Kadın olmak sanki hep çocuk kalmak gibiymiş benim büyüdüğüm
kültürde. Kadın her zaman bir erkeğe (koca, baba, erkek evlat vs.) muhtaç
olmalı sanki. Başımızda hep bir erkek olmalı. Erkek yönetmeli, erkek sorumluluk
almalı, kadına karışmalı, gerekirse uyarmalı, kadının yerine karar vermeli…
Erkek, bir ebeveyn gibi kadının yerine tüm sorumluluğu almalı! Mesela, yemeğe
mi çıkılacak erkek düşünmeli, düşünceli olmalı ve yemek yenecek yeri
belirlemeli! Kadının düşünmesine gerek bırakmamalı! Erkek daha çok para
kazanmalı, kadının bu konuda uğraşmasına çok da gerek kalmamalı! Bir yere
giderken arabayı erkek kullanmalı, kadının yorulmasına gerek yok! Bu örnekler
çoğaltılabilir ve bunlar erkeklerden ziyade biz kadınların içsel olarak
savunduğu şeyler maalesef! Neredeyse var olmaya dair kadının yapması gereken
hiç bir şey yok gibi! Bunun bir tık ileri gitmiş hali “kadının var olmasına ne
gerek var!” düşüncesi.
Farkında mısınız bilmiyorum ama erkeklerden bizim yerimize
bizim hayatımıza yön vermelerini bekliyoruz. Bizim hayatımıza yön versinler,
bizi uğraştırmasınlar!!! Bu hem hayatımızdaki erkeklere hem de kendimize
yaptığımız büyük bir haksızlık bence. Ve aslında zihnimizdeki erkek görüntüsünü
de ele veren bir düşünce yapısı. Erkekleri o kadar büyütüyoruz ki; onlar hem
kendi hayatlarına yön versinler, hem de bizimkine! Bu bilinçsizce erkeklerinde
hoşuna gidiyor olabilir. Ve çoğu bunu taşıması gerektiğini sanarak yaşıyor. Tüm
bunların sonunda öfkeli ve saldırgan kadınlar ve erkekler olarak hayatımıza
devam ediyoruz.
Erkeklerden hayatımızı kurtarmalarını bekleyip durmayalım…
Onlar ne bunu yapmak zorunda nede zaten bu kadar güçleri var… Ve zaten gerçekte
bizim böyle bir ihtiyacımız yok! Biz kadın olarak kendi sorumluluğumuzu alarak,
kendi hayatımızı yönlendirebiliriz ve yaşayabiliriz. Bu demek değil ki
hayatımıza erkek almayacağız veya hayatı onlarla paylaşmayacağız :) Aslında kadın olarak
kendimizi büyüttüğümüzde hayatımızdaki erkeklerle daha doyum verici ilişkiler
kurabileceğimize inanıyorum.