26 Mart 2016 Cumartesi

Portakalı Soymak



Portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum :)

Gerçek güzeldir...

Muhteşem sanat eserlerinin çıktığı, sanatın yükselişe geçtiği Rönesans dönemine etki eden düşüncelerden biri “gerçek güzeldir”.

Gerçek, hani çoğu zaman önüne perdeler koyduğumuz gerçek. 

Her birimizin perdeleri birbirinden farklı. 

Birimizinki gökkuşağı gibi rengârenk iken bir başkasının tek renk olabildiği.

Kimilerininki şeffaf bir kumaşken, kimilerinin perdesi kadifeden kalın bir kumaş. 

İşte böyle… Sonra, oluyor herkesin gerçek algısı farklı. Dünyada alınan nefes kadar farklı gerçeklik var sanki. İnsandan insana hatta bir insanın farklı zamanlarında bile farklılık gösteren bir gerçek.
Farklı yorumların olması dünyanın gelişimine çeşitlilik ve zenginlik katıyor. Kendimizce yaptığımız, yorumlamalarımızla geliştiriyoruz kendimizi ve evreni. “Acaba böyle de olabilir mi?” diyerek çeşitlendiriyoruz seçenekleri. Ortada olan bir gerçeğe farklı açılardan bakarak anlamaya çalışmak süper bence. Tabii tek bir gerçeklik yorumuna takılı kalmadığımız sürece. Ve diğerlerinin yorumlarının da gerçekle ilişkisinin olabileceği ihtimalini göz ardı etmedikçe.

Fil hikâyesine benziyor aslında bence. Ortada bir fil olduğu gerçek. Ama filin burnunu karanlıkta tutan kişi onu hortum sanıyor. Evet, filin burnu tıpkı bir hortum gibi, doğru. Bu bir yorum olabilir ama gerçek şu ki o bir filin burnu :)

Fil hikâyesinde, birden fazla farklı gerçek yorumu olsa da asli bir gerçek var. Bu asli gerçekliğe kiminin yorumu daha yakın kimininki daha uzak. Asli gerçekliğe ulaşmanın yolu, belki de yapılabilecek tüm yorumlardan geçmekle mümkündür. Tüm yorumları uyumlu bir şekilde birleştirdiğimizde ulaşabileceğimiz gerçek bir şey buluruz belki de.

Benim için gerçekle aramızda olan bu mesafe önemli. Çünkü mesafe kısaldıkça hakikatin güzelliğini gördüğümü hissediyorum. Perdelerden özgürleşiyorum. Gerçeğin güzelliğini seyretme zevkine varıyorum. Ve gerçeğin doğasına uyumlanıyorum. Yani onunla iletişime geçmeyi öğreniyorum. Onunla bağ kurabildiğimde artık o beni hep ileri taşıyor. Ve gerçeği arama yolculuğu aydınlatıyor sanırım insanı. Yoksa birden gerçek bu deseler, önümüze koysalar aynı etkiyi yaratacağını düşünmüyorum. 

Aslına bakarsanız nerede olursak olalım gerçekliğin bir katmanında bulunuyoruz bence. Gerçek katman katman olan bir şey. Ona ulaşmak için bu katmanların arasından geçmek lazım. Gerçeğe verdiğimiz yorum, bulunduğumuz katmanın ta kendisi oluyor. Bulunduğumuz katmandaki gerçeklik yorumunu kabul ettiğimizde ise bir içteki katmana erişiyoruz. Yolculuk böyle devam ediyor…

Portakala gelirsek :)
İzlediğim bir portakal ağacı yetiştirme videosunda; portakal ağacının tohumuna erişmek için, önce portakal kabuğundan içeri girmek gerekti. Sonra, portakal dilimindeki ince zarı delip içindeki çekirdeğe ulaşıldı. Çekirdeğin dışında ince bir katman daha vardı ve oda soyuldu. En sonunda çekirdek ekildi ve bir süre sonra içinde tohum olan çekirdekleri barındıran yeni bir portakal verdi.

Dışarıdan sadece bir portakal gibiydi ama içeride bir portakal ağacı kaynağı vardı. Bana gerçeği görmenin mucizeye eş değer olduğunu düşündürdü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder