Gerçek bir açlık durumunda olmadığımız halde canımızın bir şeyler yemek
istediğini zannetmek ve ağzımıza bir şeyler tıkmak; tıpkı ağlayan bir
çocuğun isteklerinin, ihtiyacının ne olduğu ile ilgilenmeden, onunla gerçekten
bağlantı kurmadan, bir an önce sussun diye ona sürekli oyuncaklar almak ve ya
mama vermek gibidir...
Aslında çoğu zaman canımızın bir şeyler çektiğini düşünmek bir zandır.
Kendimizle gerçek bir ilgi ile bağlantı kurmadığımızda, hemen hemen tüm
ihtiyaçlarımızın yemekle alakalı olduğunu zannediyoruz, canımız bir şey istiyor
ve bunu genelde tatlı olarak yorumluyoruz. Oysa ki bu, zihnimize
bilinçsizce öğrettiğimiz/öğrendiğimiz; kendimizden, duygusal
ihtiyaçlarımızdan kaçış kamuflajıdır. Zihinsel bir oyundur.
Çünkü büyürken şefkat, sevgi, destek gibi ihtiyaçların sağlıklı
karşılanmadı ise (ki çoğumuzun ki karşılanmadı); sende bu
duyguları kolayca ve belirgin bir şekilde tanımlayamıyorsun, fark
edemiyorsun, bu ihtiyaçlar ile nasıl gerçekçi şekilde yüzleşeceğini ve nasıl baş
edeceğini bilmiyorsun. Bu sözcükler sana sadece soyut hatta belki inceden
inceye anlamsız, saçma, içi boş kavramlar olarak geliyor.
Böyle olunca yemek sektörünün ve geleneksel kültürün de öğrettiği şekilde
toplumsal olarak yiyerek iyi hissedeceğimizi zannediyoruz. İyi hissetmek ne
demek onu da bilmiyoruz. "iyi hissetmek" maalesef ezbere kullanılan
bir deyimden ibaret kalıyor. Neden kötü hissettiğini biliyor musun ki ya da
neyin sana kötü hissettirdiğini? Hatta hissediyor musun? Hissetmek çok kolay
kullanılan ama pek çoğumuzun zaman zaman kaçtığı bir deneyim. Henüz
hissedemezken, iyi hissetmenin ne demek olduğunu nasıl bilebiliriz? Bunun hakkında
çoğu zaman düşünmüyoruz. Zaman ayırmıyoruz. Bize gerçekten iyi hissettiren
şeylerin ne olduğu hakkında araştırma yapmıyoruz.
Sanıyoruz ki herkese iyi gelen şeyler bize de iyi gelmeli. Oysa kendi
enerjimizi ve duygularımızı gözlemlesek, bize iyi
gelen/gelmeyen şeyleri fark edeceğiz.
Sahte bir zihin oyunu ile yaşamak istemiyorsak kendimizi tanımak üzerinde
çalışmak ve gerçek ihtiyaçlarımızı karşılamanın yollarını araştırmak zorundayız.
"Benim gerçek ihtiyacım ne?" Gerçek bir hissediş ve samimi
bir anlayış ihtiyacı ile kendimize sorarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder