3 Kasım 2016 Perşembe

KENDİLİK



Kendim olmak için kendimden boşanmaya ihtiyacım var yazmışım bir ara, bir yerlere. Tekrar okuduğumda hala etkilediğini fark ettim beni bu cümlenin. Konular hep dönüp dönüp buraya geliyor, farkındayım. Ama biz hep bundan kaçmaya alışığız değil mi? Zihin hep “oyalanıyorsun buralarda” diyerek uzaklaştırıyor, oysa içimizde başka bir taraf da bizi buraya çekiyor, kendim olmaya. Sanırım gelmiş geçmiş tüm
insanların aradığı şey kendilik. İnsanın doğası gereği herkesin bir zaman bir yerde yolu düşmüştür buralara. Sonra bazımız oyalanmak demiştir buna bazımızda daha derine ilerlemiştir belki.

Çok derin bir mevzu gibi geliyor bana, oysa nasıl basit geliyor kulağa. Tamam, iyi güzel kendim olayım. Ama yok, çat çat çat yapışıyor korkular, endişeler, kaygılar… 

Kimin bu kaygılar? 

Kim yarattı bunları? 

Zihin mi? 

Neden kaygıya ihtiyaç duymuş olabilir ki? 

Bizi korumak için.

Neyden koruyor bizi? 

Dışarıda gördüğün, senin dışında sandığın her şeyden koruyor seni.

Dışlamak, dışında görmek kaygı yaratıyor. Çünkü o senin dışında, senin kontrolün dışında. Birliği hissettikçe huzur ve güven duygusunun yükselmesi bu yüzden o zaman. Dışarda bir şey kalmıyor ki tehdit olsun. 

Demek ki formül bu; önce korkularını fark edeceksin, sonra korktuğun, kaygılandığın şeyin senden ayrı olmadığını idrak edeceksin ve ancak sonra kendin olabileceksin. Bu tabi ki tamamen benim çıkarımım, ama bana çok mantıklı geldi :)

Zihin üretmeyi seviyor gerçekten. Birlikten çokluğa anında gidiyor. Copy-paste olayını çoktan çözmüş. Ve çokluğa inandığımızda, odaklanacak, meşgul olunacak o kadar çok şey oluyor ki, insan kendini unutabiliyor. 

Yazının başındaki ilk cümlem şimdi daha anlamlı oldu. Kendimden boşanmak aslında korkularımdan, kendim sandığım, ben bildiğim korkularımdan boşanmak. Boşanmaktan kasıt ise taktığım korku maskesini çıkarıp, korktuğum her ne ise onun özünü görmeyi seçmek.

Korkularımızı fark edip, dönüştürmek dileği ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder